Mesane kanseri; çoğunlukla mesane mukozasından (mesane iç zarı) gelişen idrar kesesi kanseridir.

Mesane kanserinin sebebi nedir?

Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi, mesane kanserinde de kesin bir neden söylemek zordur. Ancak; bazı faktörlerin mesane kanseri oluşumunda riski artırdığı saptanmıştır.

Mesane kanseri; tarihsel olarak “baca temizleyicisi hastalığı” olarak bilinir. Baca içindeki kimyasalların solunum yolu ile alınması, mesane kanseri oluşumunu artırmıştır.

Mesane kanserine neden olan en önemli faktör; sigara ve diğer tütün ürünleridir. Ülkemizde sıkça tüketilen nargile de buna dahildir.

Bunun dışında; boya ve kimya sanayinde kullanılan bazı kimyasal maddeler, bazı ağrı kesici ilaçlar, yapay tatlandırıcılar gibi pek çok farklı kimyasal da mesane kanseri oluşmasında suçlanmakadır.

Tabii ki; sigara içmeyen, saydığımız olumsuz maddelerle karşılaşmayan insanlarda da mesane kanseri görülebilmektedir. Ancak bu olasılık yukarıda bahsettiğimiz ajanlara maruziyeti olanlara göre çok daha düşüktür.

Mesanenin bazı tip tümörlerinde ise; kronik enfeksiyonların ve mesane taşlarının tahriş edici etkisi rol oynayabilmektedir.

Mesane kanserine yakalanmakta erkeklerle kadınlar arasında fark var mı?

Nedeni çok net olarak bilinmese de, erkeklerde mesane kanseri daha sık görülür.

Mesane kanserleri, 5 erkeğe karşılık, 3 kadın hastada görülmektedir. Burada; erkeklerin daha fazla sigara içmeleri, ya da kimyasallara maruz kalmaları bu farkın sebebi olabilir. Ancak bu yalnızca bir varsayımdır. Bu farkın nedeni net olarak bilinmemektedir.

Mesane kanserinin belirtileri nelerdir?

Hastalarda rastladığımız en sık ve önemli şikayet, idrarda kanamadır. Hastaların %90 ından fazlasında bu şikayet görülür. Mesane kanserlerinin en tipik belirtisi aralıklarla olup geçen, ağrısız, pıhtılar içeren kanlı idrar yapmaktır.

Diğer olabilecek şikayetler; idrar yaparken yanma, sık idrar yapma ihtiyacı, idrarda kan pıhtılarının çıkması, bazen aşırı kanamalar sonrası pıhtıların mesanede birikerek, hastanın idrar yapamaz hale gelmesidir.

İlerlemiş ve vücuda yayılmış tümörlerde; halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, bulantı-kusma gibi şikayetler olabilir.

Mesane kanseri teşhisi nasıl konulur?

Hastanın şikayetlerini dinlemek ve iyi değerlendirmek çok önemlidir.

Hastanın muayenesinde; bazen hiçbir bulgu olmaz. Bazı hastalarda; özellikle tümörün mesane ön yüzünde ve büyük olduğu durumlarda, tümör muayenede ele gelebilir. Yine; mesane pıhtı ile dolup, hasta idrar yapamaz duruma gelirse, yine mesane muayenede ele gelir.

Bazı hastaların; anestezi altında iki elle muayene edilmesi ve tümörün, mesane içindeki yaygınlık durumunun belirlenmesi gerekir. Bir el karnı muayene ederken, diğer elle makattan tümöre ulaşmaya çalışılır.

Muayene dışında; laboratuar ve görüntüleme yöntemleri ile teşhis konulur.
İdrar tetkikinde; kanama görülür. Sayı olarak az da olsa, bazı hastalarda gözle görünür bir kanama olmayabilir. Gerek bu hastalar, gerekse renkli gelen idrarın değerlendirilmesi amacıyla idrar tetkiki yapılması zorunludur.

Ultrasonografide; tümör görüntülenebilir. Yine intravenöz ürografi, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri gereğe göre kullanılabilir.

Ancak; en önemli teşhis yöntemi, mesane içinin gözle görülmesidir. Bu işleme “sistoskopi” diyoruz. Burada; tümör olup olmadığını görüyor, tümör varsa boyutlarını, sayısını ve mesane duvar yapısı ile ilişkisini değerlendiriyoruz. Tüm bu nedenlerle; sistoskopi, en önemli teşhis yöntemidir.

Mesane kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?

Hastaların tedavisinde ilk seçenek; halk arasında kapalı ameliyat olarak da bilinen Trans Uretral Rezeksiyon (TUR-M)’dur.

Bu ameliyatta; idrar yolundan mesaneye girerek, özel elektronik bıçaklarla, kanser o bölgeden temizlenir. Buradan alınan dokular, patolojik tetkike gönderilir. Bu tetkikten gelecek sonuç, tedavi için daha sonra izlenecek yolu belirleyecektir.

Mesane mukozasını (iç zarı) aşmamış, mesane kaslarına ulaşmamış kanserlerde tedavi Trans Uretral Rezeksiyon (TUR-M)’dur.

Sonrasında; hasta birkaç ay aralıklarla sistoskopik takibe alınır. Bu süreç, en az 5 yıl kadar sürer. Çünkü mesane kanserinin yineleme riski vardır.

Eğer yapılan işlem sonrasında tetkik sonucu, kanserin mesane kaslarına ulaştığını gösterirse; tedavi tamamen başka bir seyir kazanacaktır.

Mesane kas yapısına ulaşmış, kas yapısını tutmuş mesane kanserlerinde, tedavi mesanenin çıkarılmasıdır. Bu işleme “Radikal sistektomi” diyoruz. Bu ameliyatta; idrar kesesi, prostat, gerekiyorsa son idrar yolu çıkarılır. Bu bölgedeki lenf düğümleri tamamen temizlenir.

Kasa ilerlemiş mesane kanserlerinde; Radyoterapi (ışın tedavisi) de bir seçenek olabilir. Ancak bu tedavi çoğunlukla; ameliyat olamayacak hastalarda uygulanır.

Kemoterapi tedavisi; bazı hastalara ameliyat ya da radyoterapi öncesi uygulanarak, tedavi başarısını artırmak için kullanılsa da, asıl uygulaması hastalığın vücuda yayıldığı hastalardadır.

Mesane kanserinde uygulanan tedavilerin başarısı nedir?

Özellikle, mesane kas yapısına ulaşmamış tümörlerde, hem tedavi kolay ve hem de başarısı yüksektir. Ancak; yineleyebilme riski nedeniyle, sıkı sistoskopik takip gerektirir.

Mesane kasını tutmuş kanserlerde tedavi başarısı; kanserin ilerleme durumu ile sıkı ilişkilidir. Eğer, geride kanserli doku kalmadan mesane çıkmış ve çıkarılan lenf düğümlerinde de yayılma yoksa, başarı bir hayli yüksektir. Bu koşulları sağlayan, bu şekilde tedavi edilmiş pek çok hastamız, 20 yılı aşkın zamandır sağlıkla yaşamaktadırlar.

Mesane kanserinde korunmada neler yapılmalıdır?

Mesane kanserinden korunmak için uaşılması gerekn en önemli şey tütün ürünlerinin her türlüsünden uzak durmaktır. Çünkü mesane kanserinde bilinen ve önlenebilen en önemli neden tütündür.

Bol sıvı almak, idrar miktarını artırıp, içindeki maddelerin yoğunlaşmadan atılması adına yarar sağlar.

Gereksiz ilaç alımından kaçınılmalıdır.

Hastalarımız; idrar yolunu ilgilendiren şikayetlerinde, özellikle de idrarda kan görürlerse, hemen bir üroloji uzmanına başvurmalıdırlar.

Prof. Dr. Gürhan Günaydın

1980 Yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Mezun olan Dr. Gürhan Günaydın, Ege Üniversitesi Üroloji Anabilim dalında 1984 yılında Uzman Doktor, 1994 yılında Üroloji Doçenti ve 2000 Üroloji Profesörü ünvanlarını aldı.

Daha fazla bilgi alın