Prostat, erkek idrar yolları ve üreme organları ile ilişkili bez yapısında bir organdır. İdrar torbasının hemen çıkışında yer alır ve idrar yolu yani üretra prostat bezinin içerisinden geçer. Aynı zamanda meninin depolandığı kesecikler de ince birer kanal ile prostat bezine bağlanır. Yani prostat bezi erkeklerde, idrar yolları ile üreme yollarının birbirine bağlandığı bir kavşak noktası olarak düşünülebilir. Aynı zamanda prostat bezi, ürettiği salgılar ile meni oluşumunda ve idrar yollarının nemli tutulmasında rol oynar.

Prostat Hastalıkları Nelerdir?

Halk arasında sıkılıkla duyduğumuz ‘prostat oldum’ ya da ‘prostatım var’ gibi söylemler aslında eksik bilgiden kaynaklanmaktadır. Prostat olunmaz çünkü prostat bir organımızdır. Erkeklerde bulunan bir üreme organı olan prostat bezinin belli başlı üç farklı hastalığı bulunmaktadır.

Bunlar;

  • Prostatitler (prostatın iltihabi hastalıkları)
  • Benign Prostat Hiperplazisi (İyi huylu prostat büyümesi)(BPH)
  • Prostat kanseridir.

Prostat Hastalıklarının Belirtileri Nelerdir?

Yaşlanmayla birlikte; prostat boyutlarında artış olur. Prostatın büyümesine bağlı olarak idrar kanalının (üretra) genişliği daralır ve idrar yakınmaları başlar.

Prostat hastalıklarında şikayetler başlıca iki farklı grupta değerlendirilir. İlki mesanenin (idrar kesesi) depolama işlevine ilişkindir. İdrar kesesinin idrarı depolama fonksiyonunda azalma sonucunda ortaya çıkan bu şikayetler genellikle sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, gece idrara sık kalkma, acil idrar yapma gereksinimi, tuvalete yetişemeden idrar kaçırma olarak karşımıza çıkar.

Prostat hastalıklarında görülen bir diğer şikayet grubu idrar kesesinin idrarı boşaltma işlevine ilişkindir. İdrar yaparken zorlanma, yetersiz boşalma hissi, idrar yaparken çatallanma, idrarın damla damla gelmesi, kesik kesik idrar yapma, idrarı ileriye atamama, idrar çıkışının incelmesi ya da idrara hiç çıkamama de bu grup şikayetlerdendir.

İlk yakınmalar, genellikle gece idrara çıkma, sık idrar yapma yakınmalarıdır.

Bu şikayetler hem prostat kanserinde hem de iyi huylu prostat büyümesinde ortak olarak görülen şikayetlerdir. Sadece şikayetlere bakarak prostat hastalığının iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu söyleme olanağı yoktur.

Ayrıca, prostat kanserinde, kanserin gelişme yerine bağlı olarak(idrar yoluna uzak, çevre bölgelerden gelişenler), hiç yakınma olmayabileceği de unutulmamalıdır. Zaten bu nedenle belli bir yaş üzerindeki tüm erkeklere düzenli prostat kontrolü yapılması önerilmektedir.

Kimlere Prostat Kontrolü Yapılmalıdır?

Prostat kontrolünü biz ülkemizde, risk faktörü ve bu konuda bir yakınması olmayan sağlıklı erkeklerde 50 yaş üzerinde ve yılda bir olarak öneriyoruz. Prostat kanserinin sık görüldüğü ABD (özellikle Afrika kökenli Amerikalılar) gibi ülkelerde, bu yaş sınırı daha aşağıdadır.

Prostat Kanseri için bilinen en önemli risk faktörü, 1.derece kan akrabalarından (baba, kardeş, amca, dede, vs) birinde daha önce saptanmış PKnin varlığıdır. Bu erkeklerde, kontrollara 40 yaş üzerinde başlanmalı ve gereğe göre 6 ayda bir yinelenmelidir. Prostat hastalıklarında tanı nasıl konulur?

Prostat hastalıklarının tanısında; öncelikle yakınmaları dinlemek ve bir semptom (şikayet) skorlaması oluşturmak gerekir. Buna ilişkin bir “Uluslararası prostat semptom skoru(IPSS)” vardır. Bu skorlama, hasta şikayetleri konusunda daha objektif bilgi verecektir

Daha sonra hastanın parmakla rektal(makattan) muayenesi mutlaka yapılmalıdır. Bu muayene, prostat büyüklüğü ve kıvamı konusunda, çok değerli bilgiler verir. Prostatın kıvamı, prostat kanserini ayırmada çok önemlidir.

Yine, kanda Prostat Spesifik Antijen (PSA) bakılması gereklidir. Bu iki yöntem iyi huylu prostat büyümesi(BPH) ile prostat kanserini(PK) ayırmada bize önemli ipuçları verir. Bu ki tanı yönteminin herhangibirinde bir kuşkulu durum varsa, hasta prostat biyopsisine yönlendirilir.

Bunun yanında işeme güçlüğü çeken hastalarda üroflowmetri dediğimiz işeme hızının ölçülmesi işlemi yapılarak işeme hızı hakkında bilgi edinilir. İşeme hızını düşük olması bize prostatın büyüklüğüne bağlı olarak idrar kanalını daralttığını düşündürür.

Ayrıca ultrasonografi yapılarak prostat boyutları hakkında bilgi alınabilir. Ultrasonografi bize aynı imanda böbreklerin durumu hakkında bilgi de verir. Ultrasonografi ile işeme sonrası mesanede (idrar torbası) kalan idrarın ölçülmesi de bize tedavi planlamasında önemli bilgiler sağlamaktadır.

Zaman zaman da prostatın idrar kanalını gerçekten daraltıp daraltmadığını görmek ve aynı zamanda da idrar torbası içerisinde başka bir hastalık olup olmadığını araştırmak için sistoskopi yapmak gerekebilir. Sistoskopi, ince bir kamera aracılığı ile idrar yollarını gözle muayenesi demektir.

PSA Nedir?

PSA, vücudumuzda sadece prostattan salgılanan ve kanda bulunan bir proteindir. Pek çok zaman sanılanın aksine PSA yüksekliği insanı hasta etmez. Ancak PSA yüksekliği, biz doktorlara o hastanın prostatında olağanüstü bir durum olduğunu ve daha yakından incelememiz gerektiğini söyler. Bu olağan üstü durum enfeksiyonlardan kaynaklanıyor olabileceği gibi kötü huylu hastalıkların da bir belirtisi olabilir. Kesin tanı ancak prostattan parça alınarak patolojik inceleme sonucunda konulabilmektedir. Biz günlük pratiğimizde PSA yı mümkün olduğu kadar az prostat biyopsisi yaparak mümkün olduğu kadar fazla prostat kanserini tanıyabilmek için kullanıyoruz.

PSA Normal Değeri Kaç Olmalı?

PSA normal değeri üst sınırını artık, “2.5ng/ml” olarak kabul edilmektedir. Daha önce bu değer 4ng/ml olarak kabul ediliyordu. Ancak yapılan çalışmalarda görüldü ki biz 4ng/ml altını normal kabul edersek önemli sayıda prostat kanserini tanıyamıyoruz. Aslında hiçbir değer tümüyle masum değildirdir. 1’in altındaki değerlerde bile prostat kanseri olma olasılığı bulunmaktadır. Ancak, buradaki yüzde düşük olduğu ve bu değerlerde tanı konabilmesi için gereksiz ve yüksek sayıda normal insanlara da biyopsi yapılması gerekeceği için, bugün için sınır makul bir değer olan 2.5ng/ml olarak değerlendirilmektedir.

Yaşla birlikte PSA üst sınırını biraz daha yukarı taşıyoruz. Örneğin; 70-75 yaşında bir hasta için 4.0ng/ml çok da endişelenecek bir düzey olmayabiliyor.

PSA normal sınırlar içinde olsa bile, yıllık izlemdeki aşırı PSA artışları da yine bizlerin kuşkusunu artıran bir durumdur. Bu nedenle, muayene ve PSA normal olsa da yıllık kontrol yapılmasını istiyoruz.

Önemli olan ve bizi kaygılandıran; PSA yüksekliği değil, PSAnın neden yükseldiğidir.

PSA değerlerinin, yükselip düşmelerle değişken bir seyir izlemesi, genellikle prostat kanserinden çok bize prostat ya da idrar yolu infeksiyonlarını düşündürür. Ancak yine de, prostat kanseri yönünden uyanık olunmalıdır. PSA’nın sürekli ve yüksek yüzde ile yükselme eğilimi, prostat kanseri yönünden bizi daha fazla kaygılandırır.

İyi Huylu İle Kötü Huylu Prostat Arasında Ne Gibi Farklar Var?

Kötü huylu prostat büyümesi, prostat kanseridir. Kanserin ise, vücudun aleyhine gelişen, anarşik bir doku büyümesi olduğunu hepimiz biliyoruz artık. Zamanında tedavi edilmeyen PK, başta lenf bezleri ve kemikler olmak üzere vücutta yayılabilir. Bu da bir süre sonra, hastanın yaşamına malolabilir. Hangi prostat kanserinin nasıl tedavi edileceğine ise; kanser ve hasta özellikleri gözönünde tutularak karar verilmesi gerekir.

İyi huylu prostat büyümesi (BPH); prostatın bez ve bağ dokusunun büyümesi ile oluşur. Büyümeye bağlı olarak idrar yapma güçlüğü ve idrar torbasını boşaltma güçlüğü ortaya çıkar. Kimi zaman da büyüyen prostatın idrar torbasına baskı yapması sonucunda aniden sıkışma, tuvalete yetişemeden idrar kaçırma gibi şikayetler oluşabilir. İyi huylu prostat hastalıklarının vücutta yayılım gibi bir seyirleri yoktur. İyi huylu prostat büyümesisinin en önemli ve korkulan etkisi, uzun süre tedavi edilmez ve kendi seyrine bırakılırsa idrar torbası içerisinde sürekli idrar kalmasına bağlı olarak böbreklerin zorlanması ve böbrek yetmezliğine yol açabilmesidir.

Prostat Hastalıklarında Bitkisel Tedaviler Nelerdir?

İyi huylu prostat büyümesinde kullanılan ve ilaç haline getirilmiş bazı bitkiler mevcuttur. Bunların etkinlikleri ve etki mekanizmaları konusundaki belirsizlikler, genelde bu ilaçlarla ilgili kullanım ve öneri şansımızı kısıtlamaktadır. Kaldı ki bitkisel olan maddeler, her zaman zararsız olmayabilir de. Cüce palmiye ekstresi (saw palmetto) bu konuda en popüler olmuş ve etkinliği de gösterilmiş bitkisel tedavi alternatifidir.

Kabak çekirdeği, çörek otu, ısırgan otu, brokoli, gibi birçok bitkinin de prostat hastalıklarında olumlu etkisi olabileceği düşünülmektedir.

Genel anlamda prostat sağlığı açısından önerilen bazı gıdalar da mevcuttur. Kırmızı şarap, kırmızı üzüm, nar suyu, pişmiş domates ya da salça, sarımsak, zeytinyağı gibi gıdaların tüketilmesi prostat sağlığı için faydalı olacaktır.

Prostat Hastalıklarından Korunmada Beslenmenin Önemi Var Mıdır?

Bazı besin maddelerinin iyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve buna bağlı ortaya çıkan yakınmaların gelişimi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Artmış enerji alımı, fazla protein tüketimi, kırmızı et, yağ, tahıllar, ekmek, kümes hayvanları ve nişasta klinik BPH gelişimi ve BPH cerrahisi riskini arttırır. Sebzeler, meyveler, çoklu doymamış yağ asitleri, linoleik asit ve D vitamininin prostat büyümesini ve yakınmalarını azalttığını gösteren veriler mevcuttur. Ayrıca dolaşımdaki E vitamini, likopen, selenyum ve karoten miktarlarının da BPH gelişimi riski ile ters orantılı olduğu bilinmektedir.

Likopen başlıca domateste bulunan bir maddedir. Güçlü antioksidan özellikleri sayesinde başta prostat kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde koruyucu etkileri olduğu düşünülmektedir.

Spor yapmak, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, kızartılmış gıdalardan kaçınmak, kırmızı et tüketimini sınırlandırmak, haftada en az 2 kez balık tüketmek (haşlama ya da ızgara şeklinde tercihen yağlı soğuk deniz balıkları), selenyum, çinko, B ve D vitamini gibi gıda takviyeleri kullanmak prostat sağlığı için önerilmektedir. Bu şekilde bir beslenme ve hayat tarzı, aynı zamanda cinsel hayat ve kalp sağlığı üzerine de olumlu etkilere sahiptir.

Yeşil çayın ve günde 1-2 kadeh kırmızı şarap tüketiminin de prostat kanseri gelişimini azalttığı yönünde veriler bulunmaktadır.

Vücut kitle indeksi ve bel çevresi yağlanmasında artışın prostat boyutlarının artışı ile birlikte gittiği görülmektedir.

Fiziksel Aktivitenin Prostat Hastalıkları İle İlişkisi Var Mıdır?

Artmış fiziksel aktivite ve egzersizin iyi huylu prostat büyümesi ve prostat cerrahisi riskini azalttığı gösterilmiştir. Fiziksel aktivitenin arttırılması ile birlikte vücut kitle indeksinin düşük tutulması ve göbek çevresi yağlanmanın azaltılması prostat hastalıklarından korunmada olduğu kadar cinsel sorunlardan korunmada ve kalp hastalığı riskinin azaltılmasında önemlidir.

Prostat Hastalıkları Cinsel Hayatı Etkiler Mi?

Prostat hastalıkları içinde, cinsel yaşamı direkt etkileyebilen tek sorun süregen prostat infeksiyonlarıdır (Kronik prostatit). Uzayıp giden idrar yapma yakınmaları, ve de peşinden gelecek bir psikolojik etkilenme cinsel sorunları tetikleyebilmektedir.

Diğer prostat hastalıklarının yarattığı cinsel sorunlara çok rastlanmaz. Ancak, bu grup hastalar çoğu kez orta yaş üzeri hastalar oldukları için, prostat yakınmalarına eşlik eden cinsel sorunları da bulunabilir. Çoğunlukla, bu tip yakınmalar utanma nedeniyle açıklanmazlar. Bize düşen görev; incitmeyecek bir yaklaşımla bu tip yakınmaların olup olmadığını soruşturmaktır.

Prostat hastalıkları tedavisinde, özellikle de prostat kanseri tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, cinsel sorunlara yol açabilir.

Prostat Hastalıkları Kısırlık Yaratır Mı?

Prostat hastalıklarının kısırlık yaratması, çok sık rastlanan sorunlar değildir.

Kronik prostatit diye tabir edilen prostat iltihapları daha çok gençleri etkileyen bir durumdur. Kimi zaman, kronik prostatite bağlı olarak menide ortaya çıkan ortam değişiklikleri (alkali ortamı asite çevirerek) ve sperm hücrelerinin yaşam koşullarını bozarak kısırlık yaratabilir.

İyi huylu prostat büyümesi kısırlık yaratmaz. Ancak bu hastalık ile ilgili bazı tıbbi ve cerrahi tedaviler, meninin geriye, mesaneye kaçmasına yol açarak sorun yaratabilirler (geriye boşalma). Boşalma anında meni dışarıya aramak yerine idrar torbasına gider. Bu gibi durumlarda mesaneden alınan sperm hücrelerinin yapay dölleme için kullanılabilmesi olasıdır.

Prostat kanseri ameliyatlarında ise, prostat ve komşuluğundaki bez ve kanal yapıları tamamen çıkarıldığı için, orgazm duygusu olsa bile dışarıya boşalma olmayacaktır (kuru orgazm). Doğal olarak da doğal yolla çocuk sahibi olmaları olanaksızdır.

İlaç Tedavisi İle Prostat Küçültülebilir Mi?

BPH tedavisinde kullanılan ilaçlar, prostat ağırlığında ve hacminde %30lara varan gerileme yaratabilirler. Bu tedavilerin 6 ay kadar kullanımı ile ancak bu sonuca ulaşılır. İlaçların kesilmesi ile, prostat normal büyüklüğüne geri döner. Akıldan çıkarılmaması gereken başka bir konu da; bu tip ilaçları 6ay ya da daha uzun süre kullanan hastaların bulunan PSA değerleri 2 ile çarpılmalı ve normal PSA değeri bulunmalıdır. Çünkü bu ilaçlar, PSA değerini yalancı olarak düşürürler.

Prostat kanseri için uygulanan hormon tedavileri de prostat ağırlığında azalmaya yol açarlar.

Oturarak Veya Ayakta İdrar Yapmanın Prostata Etkisi Var Mı?

Ayakta ya da oturarak idrar yapmanın prostatın büyümesi, kanseri ya da şikayetlerin ortaya çıkması ya da artması açısından hiçbir önemi yoktur.

Ayrıca, başka bazı söylentilerin de tamamen yersiz olduğunu söylemekte yarar var. Aşırı, ya da az cinsel ilişki, masterbasyon yapıp yapmamak gibi olaylar da prostatla ilgili olumlu ya da olumsuz bir etki yapmaz.

Prostatit Nedir?

Prostatit temel olarak prostat iltihabı olarak tanımlanabilecek bir hastalık grubudur.Erişkin erkelerin yaklaşık %15’i yaşamlarının herhangi bir döneminde prostatit şikayetleri yaşarlar. En sık karşılaşılan şikayetler; idrar yaparken yanma, peniste ve testislere vuran ağrı ve idrar yaparken zorlanmadır.

Ancak prostatit tanımı birbirinden çok farklı olabilen klinik durumları içerisinde barındırır. Akut ve ateşli mikrobik prostat enfeksiyonları görülebileceği gibi, kronik (müzmin) enfeksiyonlar ya da mikrobik olmayan enflamasyonlar da görülebilmektedir.

Kronik prostatit daha çok genç yaşlarda görülen belirgin bir prostat büyümesi olmasa da idrar yolları ile ilgili rahatsız edici bulgular veren bir hastalıktır.

Son dönemde kronik prostatitin ilerleyen yaşlarda prostat kanserine yol açabileceği yönünde ciddi kuşkular bulunmaktadır, bu nedenle hastaların doğru bir şekilde tanınarak tedavi edilmesi önem taşımaktadır.

Kronik Prostatit Bulguları Nelerdir

Kronik prostatit hastaları sıklıkla idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, işeme sonrasında rahatlayamama, işediği hade işememiş hissi, kasıklarda ağrı, testislerin altından makata doğru vuran ağrı gibi yakınmalar ile başvururlar. Yapılan standart testlerde genellikle herhangi bir sorun saptanmaz. Gerekli durumlarda prostat masajı sonrası idrar testi yapılarak prostat sagılarının idrara karışması ile tetkikte iltihap hücrelerinin artışının saptanması tanı koymaya yardımcı olabilir.

Prostat İltihapları Nasıl Tedavi Edilir?

Prostat bezinin iltihabi hastalıkları genel olarak prostatit olarak adlandırılır. Prostatitler her zaman mikrobik kaynaklı olmamakla birlikte tedavilerinde sıkılıkla uzun süreli antibiyotik tedavileri kullanılır. Bunun yanında o bölgedeki yangıyı geriletmek için ağrı kesiciler ve idrar kanallarını gevşeterek etki gösteren bazı prostat ilaçlarının da prostatit tedavisinde yeri vardır.

Cerrahi yöntemler prostatit tedavisinde kullanılmazlar.

Benign Prostat Hiperplazisi (İyi huylu prostat büyümesi)(BPH) Nedir?

Günlük yaşamada ‘prostat olmak’ olarak tabir edilen hastalık genellikle iyi huylu prostat büyümesidir.

Prostat bezi yaşla birlikte erkeklik hormonlarının etkisi ile büyüme gösterir. Prostatın büyümesi iki farklı etki oluşturabilir. Prostat büyümesine bağlı olarak içerisinden geçen idrar kanalında tıkanma oluşabilir ve bu da idrar yapma güçlüğüne ve kesik kesik işemeye neden olabilir. Kimi zaman da büyüyen prostat idrar kesesi üzerine baskı kesenin yaparak sürekli uyarılmasına ve buna bağlı sık idrara çıkma ya da idrar kaçırmaya neden olabilir.

İyi Huylu Prostat Büyümesinin Belirtileri Nelerdir?

Prostat büyümesinde görülen belirtiler aslında sadece bu hastalığa özgü değildir. Prostatitler, prostat kanseri, idrar yolu darlıkları gibi pek çok ürolojik hastalık benzer belirtiler gösterebilir. Bu belirtilerin doğru şekilde değerlendirilerek tanıya gidilmesi büyük önem taşımaktadır.

En sık görülen şikayet, idrar akımında zayıflamadır. Bu zayıflama özellikle sabahları daha belirgin olmakla birlikte günün her saatinde görülebilir. İdrara başlamada güçlük, idrar torbasını tam boşaltamama hissi, sık idrara çıkma, kesik kesik idrar yapma, idrar yaparken çatallanma, idrarı bitirdikten sonra damlamanın uzun sürmesi de görülebilen şikayetlerdir. Kimi zaman hiç idrar yapamama durumu gelişebilir ve bu durumda sonda takılarak idrarın mesaneden tahliyesi gerekebilir.

Prostat büyümesi kimi zaman idrar torbasında çok fazla miktarda idrar kalmasına ve böbreklerin sürekli yüksek basınca karşı çalışmasına bağlı olarak böbrek yetmezliğine yol açabilir.

İyi Huylu Prostat Büyümesi Nasıl Tedavi Edilir?

Prostat büyümesinin tedavisinde, şikayetlerin yoğunluğuna ve klinik duruma göre ilaçla tedavi ya da cerrahi tedavi alternatiflerinden birisi seçilebilir. Tedavi planlanırken, prostat büyümesinin hastaya fiziksel olarak bir zarar verip vermemesi (böbrek yetmezliği, tekrarlayan kanamalar gibi) ve hastanın yaşam kalitesi göz önünde tutulması gereken faktörlerdir.

Prostat büyümesine bağlı fiziksel hasar olmayan hastalarda öncelikli tedavi ilaç tedavisidir. Günümüzde bu amaçla kullanılan farklı ilaçlar mevcuttur. İlaçların bir kısmı prostat üzerine küçültücü etki gösterirken bir kısmı mesane çıkışındaki kasları ve prostatı gevşeterek idrar yapmayı kolaylaştırır. Bu ilaçlar arasından hastanın yakınmalarına ve genel durumuna göre uygun seçim yapılmalıdır.

İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda cerrahi tedavi gündeme gelir. Bugün için kullanılmakta olan pek çok farklı cerrahi yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler arasından hastanın genel tıbbi durumuna ve prostatın büyüklüğüne göre en uygun yöntem seçilmelidir.

İyi Huylu Prostat Büyümesi Tedavisinde Hangi Ameliyat Yöntemleri Kullanılır?

Bütün dünyada halen en sık kullanılmakta olan ve bugün için tüm dünyada altın standart olan yöntem kapalı prostat ameliyatı olarak da bilinen TUR-P ameliyatıdır. Bu ameliyatta kapalı olarak idrar kanalından girilerek büyümüş olan prostat dokuları kesilerek çıkarılır ve idrar kanalı genişletilerek idrar akışı kolaylaştırılır. Çıkarılan dokular patolog tarafından incelenir. Bu ameliyatın avantajı dışarıya çıkarılan dokuların incelenebilmesidir buna karşılık bu ameliyatta özellikle büyük prostatlarda ameliyatın uzun sürmesi ve ameliyat sırasında kullanılan sıvıların özellikleri nedeni ile problemler yaşanabilmektedir.

Bu nedenle çok büyük prostatlarda kullanımı sınırlıdır. Bu yöntemin yeni teknolojiler ve kesme enerjileri kullanılarak geliştirildiği, son günlerde tüm dünyada hızla yayılan bir başka ameliyat bipolar TUR-P ya da plazmakinetik olarak isimlendirdilen ameliyat yöntemidir. Bu yöntemde de kapalı yolla girilerek prostat dokuları kesilerek çıkarılmakta ve patolojik incelemeye gönderilmektedir. Bu yöntemin klasik TUR-P ameliyatına üstünlüğü süre kısıtlaması olmaksızın büyük prostatlarda da kullanılabilmesi ve kanama miktarının daha düşük olmasıdır. Hastalar daha kısa süre sondalı kalmakta ve erken dönemde taburcu edilebilmektedir.

Son dönemde popüler olan diğer yöntemler lazer enerjisi kullanılarak yapılan prostatın buharlaştırma ameliyatlarıdır. Bu yöntemlerin uzun vadeli etkinlikleri ve güvenilirlikleri henüz tam olarak kanıtlanmamıştır. Avrupa Üroloji Derneğinin yayınladığı ve Avrupa’daki ürologların tedavi yaklaşımlarına standart getirme amacında olan son BPH kılavuzlarında, lazerle yapılan prostat buharlaştırma yöntemleri sadece kan sulandırıcı ilaç kullanılan ve kanama problemi bulunan insanlarda öncelikli tedavi olarak önerilmektedir. Ayrıca bu tip operasyonlarda prostat dokusu buharlaştırıldığı için dışarıya patolog tarafından incelenecek doku çıkarılamamakta ve olası kanserler yakalanamamaktadır.

Açık prostat ameliyatı da özellikle ileri derecede büyük prostatı olan hastalarda ve beraberinde mesane taşı bulunan hastalarda kullanılabilen bir tedavi alternatifidir. iyi huylu prostat büyümesinde uygulanacak cerrahiye nasıl karar verilir.

İyi Huylu Prostat Büyümesi Ameliyatlarından Sonra Cinsel Fonksiyonlar Etkilenir Mi?

İyi huylu prostat büyümesi ameliyatlarından sonra meninin dışarıya atılması ile ilgili sorunlar yaşanabilir. Geriye boşalma (retrograd ejekulasyon) denile bu durumda boşalma anında meni dışarıya doğru atılamaz ve idrar torbasının içerisine gider. İlk işeme sırasında da meni idrarla birlikte atılacaktır. Bu durum cinsel ilişkiden zevk almayı ve orgazmı etkilemez. Kişi kendisini normal boşalmış olarak hisseder ancak meni dışarıya atılmaz.

İyi huylu prostat büyümesi için yapılan ameliyatladan sonra sertleşme sorunları oldukça nadir olarak görülür. Bu ameliyatlar genel olarak cinsel performansı etkilemeyen güvenli ameliyatlardır.

Prostat Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Burada unutulmaması gereken nokta prostat kanserinin hiçbir şikayete neden olmadan var olabileceğidir. Bu nedenle 50 yaş üzeri erkeklere hiçbir şikayetleri olmasa dahi senelik prostat kontrolü önerilmektedir.

Prostat kanserinin belirtileri iyi huylu prostat büyümesinin belirtileri ile benzerdir. Sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, zorlanma, idrar torbasını boşaltamama gibi yakınmalar tüm prostat hastalıklarında görülen genel şikayetlerdir. Bir hastanın sadece şikayetlerine bakarak hastalığının iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu anlamak mümkün değildir. Bu ayrımı yapabilmek için bazı testlere ihtiyaç vardır.

Prostat Kanseri Sebebi Nedir?

Amerika ve Kuzey Avrupa’da prostat kanserine daha sık rastlanmakta, Japonya gibi uzak doğu ülkelerinde prostat kanseri riski azalmaktadır. Bununla birlikte Amerika’ya göç etmiş Japonlarda riskin Amerikalı erkeklere yaklaşması bugün için tam olarak tanımlanmamış bazı çevresel faktörlerin prostat kanseri gelişiminde önemli rol oynadığını düşündürmektedir. Hayvansal yağların fazlaca tüketilmesi suçlanan faktörlerden başlıcasıdır.

Prostat kanseri prostatı oluşturan hücrelerin gerekmediği halde kontrolsüz olarak çoğalmasıdır. Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden birisidir. Prostat kanseri gelişimi için risk oluşturan durumlar bugün için tam olarak bilinmemekle birlikte riski arttıran bazı durumlar tanımlanmıştır. Bunlardan en önemlisi kalıtımdır. Baba ya da erkek kardeşlerden birinde prostat kanseri olanlarda risk 2 kat artmaktadır. İki ya da daha fazla birinci derece akrabada hastalık olması durumunda prostat kanseri gelişme riskinin 5-11 kat arttığı bilinmektedir.

Prostat Kanserinde Tanı Nasıl Konulur?

Hastamızda prostat kanseri olabileceğinden kuşkulandığımızda başvurduğumuz yöntemler ise multiparametrik prostat MRG ve prostat biyopsisidir.

Prostat kanseri tanısı koymak için öncelikle şüphelenmek gereklidir. Prostat muayenesi ve kan PSA (Prosta Spesifik Antijen) düzeyi ölçümü bize bu konuda önemli bilgiler sağlar. PSA vücutta sadece prostat hücrelerinde üretilen bir proteindir. Bu proteinin bir miktarı kanda da bulunur ve kan testlerinde ölçülebilir. Prostatta oluşan kanser ya da enfeksiyon gibi olağanüstü durumlarda kanda bulunan PSA düzeyi artar. PSA prostat hastalıklarına Yani kanda ölçülen PSA düzeyinin artmış olması bizde prostat kanseri için bir şüphe uyandırır asla kesin olarak prostat kanseri tanısı koydurtmaz. PSA ölçümünün yanıda prostat muayenesinde prostatın sert olarak ele gelmesi de bizi prostat kanseri açısından uyarır ve şüphelendirir.

Prostat Biyopsisi Nasıl Yapılır?

Prostat biyopsisi açık bir cerrahi müdahale değildir. Ultrason klavuzluğunda prostat bezi görüntülenerek özel bir iğne ile yapılan prostattan parça alma işlemidir. Klinikte farklı uygulamalar olmakla birlikte dünyada bugün için kabul gören uygulama prostatın 12 ayrı noktasından parça alınmasıdır. Bu şekilde prostat içerisindeki yeni ortaya çıkmış küçük tümörlerin dahi tanınma olasılığı artmaktadır.

Bugün için prostat biyopsisi sıklıkla başvurduğumuz bir tanı yöntemidir. Prostat biyopsisi işlemi genel olarak lokal anestezi ile uygulanabilen bir işlem olmakla birlikte talep eden hastalara genel anestezi altında da uygulanabilmektedir. Biyopsi işlemi sonrası hastalar aynı gün içerisinde taburcu edilmektedir. Biyosi ile elde edilen materyal patoloji laboratuarında incelenmektedir.

Patolojik inceleme sonucunda prostat kanseri saptanan hastalarımız hastalığın ne kadar yaygın olduğunun belirlenebilmesi için bir dizi radyolojik görüntülemeden geçirilmekte ve bu evreleme işleminin sonucuna göre tedavi planlaması yapılmaktadır.

Prostat Kanserinde Tedavi Alternatifleri Nelerdir?

Prostat kanseri tedavisinde hastalığın ne kadar ilerlediği ve hastanın yaşı göz önünde tutularak cerrahi tedavi (açık ya da robot yardımlı), ışın tedavisi, hormonlarla tedavi ya da kemoterapi yöntemlerinden birisi ya da birkaçı bir arada uygulanabilmektedir.

Prostat kanseri erken tanı konulduğu zaman oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınan bir kanser türü olduğu için hiçbir şikayeti olmasa da 50 yaşından sonra tüm erkeklerin senede bir kez ürolog kontrolünden geçmesi gereklidir. Tanı için prostat tarafından salgılanan bir protein olan PSA düzeyinin ölçümü ve parmakla rektal prostat muayenesi büyük önem taşımaktadır.

Prof. Dr. Gürhan Günaydın

1980 Yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Mezun olan Dr. Gürhan Günaydın, Ege Üniversitesi Üroloji Anabilim dalında 1984 yılında Uzman Doktor, 1994 yılında Üroloji Doçenti ve 2000 Üroloji Profesörü ünvanlarını aldı.

Daha fazla bilgi alın